4.09.2008

bir yere gitmiyordum



f.'ye gittim. konuşamayacağımdan korkuyordum, pek öyle olmadı.
fena halde gözlerimin içine bakarak yalan söylediğini gördüm, o da benim gördüğümü gördü. bu, daha öncekilere benzemeyen bir balkon, bu içtiğim sigarayı tanımıyorum, zaten içime çektiğimde tam olarak ciğerlerimi dolduramıyor. daha önceden tretmanı yazılmış bu ânın. üçümüz konuşurken bile üçümüz yokuz orada.


"evet benim yanımda bunları konuşmamalısınız" diyen üçüncü bir kişi bile yok orada aslında. ben ve o beceriksiz yalan varız. çok güzel bir ağustos pazarında konuşuyoruz, o bana diyor ki: sen, sandığın kişi değilsin, ben diyemiyorum ki, sen numara yapıyorsun.


bu, daha öncekilere benzemiyor; ben bir kere daha olsun konuşmak, öfkemi çıkarmak için bile olsa, konuşmak istemiyorum. iki kişinin bildiği yalansa, üçüncünün önünde oynadığımız ne?


evet, neden bir hizmeti eksikli yapıyormuş gibi hissettim kendimi ve bunu neden kimse engellemedi?


iki şey var:

1. rica etmek
2. teşekkür etmek

yok mu?

Hiç yorum yok: