4.18.2008

kişi

Kürek kemiği, göğüs kafesi, omurga, kafatası, tırnak, bir ağız dolusu diş… Romatizma, bel ağrısı, kemik erimesi. Bol et. Bol kemik. Bol damar. Kilolarca bağırsak. İri göğüsler. Sarkık ciğerler. Ülser, halsizlik, ameliyat, kahkaha, tokat, küfür, tümör, meme, aşk, gözlük, kepek. İş bulur, borç alır, altına kaçırır, yalan söyler, sivilcesini patlatır, kaşınır, öğünür. Fotoğraf çektirir, kırlara koşar, kusar, öper, güler. Ot yer, hayvan yer, kaşınır, uyur. Üzülür, düşünür, korkar.

4.17.2008

mahrem!


o: bak, eyüp can'a şöyle demiş: "evlilik kurumuna sıcak bakmayabilirim ama seninle evlenmeye bakabilirim". yani nerdeyse o evlilik teklif etmiş gibi.
bu: kapalıçarşıdalarmış.
eyüp can demiş ki, sen evlenmeye karşı mısın?
teorik olarak evet pratik olarak hayır, demiş.
o da nasıl yani, diye sormuş.
başkalarının evliliğine karşıyım, senle evlenmeye değil, demiş
o: biz bunları nerden biliyoruz?
biz bunları neden biliyoruz?
neden?
bu: siyah süt kitabından.
o: ama neden?
bu: çünkü herşey aslına rücu eder.
o: aslına takayım o zaman.
bu: o da hırs nefs hanıma rücu etti işte, can tasavvuf hanıma değil.

bi' an dört


2006 ağustos

karides meğerse kabuğuyla yenebilen bi' şeymiş.

rakı bazen, bazı yerlerde çok daha yumuşak gidermiş.

güneş bazı yerlerde çok daha güzel batarmış.

dünya ne kadar küçükmüş.

deniz anası insanı zehirleyebilen bi' şeymiş.

teknelerin boşalttığı şeylere sintine denirmiş.

4.16.2008

çokacayipşeyler

aslında dün ben önerdim onu. cokacayipseyleryiyenevarkadasimvar.blogspot.com'u. ama, haksızlık yapmaya gerek var mı? bizimevdecokacayipyiyecekleroluyor.blogspot.com sanki daha uygun. zaten sorun tek kişide değil. keşke öyle olsaydı.

- çilekli-muzlu-dondurmalı-hindistan cevizli süt.
- macaron (veya maskoril)
- çilekli bebe muhallebisi
- muzlu bebe bisküüsü
- muzlu ekmek (l., onun ekmek olmadığını söylüyor, ama ekmek!)
- pepino
- yeşil elma suyu

- erik turşusu
- ayva suyu
- cevizli parmak sucuk
- rozbif
- biberli - vanilyalı votka
çok mu şey istiyoruz?

4.14.2008

sevgilinizi terketmenin 50 yolu var


"neden kulağımızın üstüne yatıp unutmuyoruz ki bu konuyu bu gece, dedi bana
inanıyorum ki sabah olduğunda aydınlanacak bütün gerçekler
bir kez daha öperken beni, farkına vardım ki pek de haksız sayılmazdı
elli farklı yolu olmalı sevdiğini terketmenin, elli farklı yolu"

ne oldu?

çocukları sevmezdi, şimdi sevdiği en az iki tane var.

dilencilerden nefret ederdi. geçen gün gözü bir dilenciye takıldı, uzun uzun baktı.

deli gibi çalışırdı. çok. bir zamandan beri "boş işler bunlar" diye düşünüyor.

hayatının bir zamanında sefil olmaktan ruh gibi korkardı. şimdi bakıyor da öğrenciliğinde o kadar kötü bir hayat yaşamamış. sefaletin o türlüsü de güzelmiş hatta belki.

sevgilisiyle o basık, sigara kokulu barlara gitmemek için akla karayı seçerdi. son günlerde onunla oralarda karşılaşmak için yapmadığı şey kalmadı.

inceliği çoğu zaman gereksiz bir teferruat gibi görürdü. bir zamandan beri yaptığı sürprizli tatlılıkların haddi-hesabı yok.

"bana masal anlatma" derken, bugün kendini dünyanın bütün güzel masallarını anlatmaya hazır hissediyor.

kimseye “birbirimizle uğraşmak zorunda mıyız” dememiş olmak için ömründen iki sene vermeye hazır.