9.16.2008

bi' an - yirmidört


meğerse biz tam da onun doğumgününde tanışmışız.
ben o günün onun doğumgünü olduğunu biliyordum, ama o gün tanıştığımızı bilmiyordum.
tam olarak onun doğumgününün ertesi günü tanıştığımızı sanıyordum.
ve o zamandan beri ne sözcükler, ne yazılar, ne muhabetler...
bir sene mi, üç mü beş mi?
müstehzi gülücükle masanın karşısından işaret çaktı: "kalk!"
"şimdi dans etmek istemiyorum"
"dansetmeyeceksin, kalk!"
kalktım, önümde güvenle yürüyen iki adımı izledim.
kalktım bakalım, bildim ben.
yürüdüm, iki adım...
iki bardak söyledi,
iki tuzlu bardak, iki limon dilimi.
e hadi o zaman, kutlu olsun!

Hiç yorum yok: