7.18.2008

ben ayşe, nasılım?


yere yakın bir kişi olduğu için göktekilerden çok, yerdekilerle ilgilidir. yerdekilerin de mümkünse en küçükleriyle.

kopmuş bir böcek bacağı, bir toz parçası, toprak tanesi, halı tüyü veya giysi yünü hep onun ilgi alanındadır.

yerde bunlardan birisini gördüğü anda, hayatta ondan daha ilgilenilesi bir iş yoktur.

ve onu alıkoymaya kalkarsan, sana fırça atar, yumruk sıkar, olmayan dişlerini gıcırdatır.

o "şey"i görür, o esnada önemli iki yardımcı oyuncu vardır: sağ elin baş ve işaret parmağı ile ağız.

elin parmakları, yavaş, ama emin hareketlerle ona uzanır. yanyana üç "şey" varsa, en küçüğüne doğru ama... alır ve hemen ağzına atar.

o "şey"in ağza atılışı sırasında cenahtaki kişilere kesik atar. herhangi bir uyarı gelmezse o "şey" i ağzında eririr-çevirir, tadının yeterince güzel olmadığı anlaşıldığında, ekşi bir yüz ifadesiyle çıkarılır.

uyarı gelirse direnir. çıkarmaz, önce o anlayacaktır çünkü tadının hoş olup olmadığını, cenahtakiler değil!

Hiç yorum yok: